5 Şubat 2011

metro anıları...

Ankara'da metro hep biraz garipti, yer bulma çabaları bu modern aletin içinde ne kadar da doğulu olduğumuzu bize hatırlatan küçük, sıcak emarelerdi.Onca insanın farklı hayatları yaşayıp birkaç dakikayı birlikte dip dibe geçirmeleri iğrençti aslında. Bir işçinin çamurlu botlarını,kollukların postallarını ve markalı şık topukluları aynı karede gören her bünye öfkeyi ve bulantıyı aynı anda tadardı.Yani metro sınıfların hep çatıştığı ama inadına omuz omuza oturduğu, oturabildiği bir yerdi.

Bazen  yorgun başını yanındaki hiç tanımadığın ama ona benzeyen ya da hiç benzemeyen ama senin her duyunla her bir hücrene varana kadar o olmasını istediğin adamın omzuna koyup dinlendirmek bile isterdin, hani sanki yapsan bu işi, sana deliymişsin gibi bakmayacak ,sıcacık gülümseyecek ve hiçbir şey istemeyecekti,sadece anlayacaktı.... yedi durak aşık olacaktık, sonra adımızı bile sormadan ayrılacaktık ve hep çok sevcektik birbirimizi. Bir çocuğun hüznünü tadacaktık belki vedalaşırken, ama olmazdı. Çünkü sevmek umutlu işti. Sevgiyi yerin metrelerce altında göğe bakacak kadar bile umudu olmayan Ankara ciddiyetinde bulmak bir hayaldi.En kötüsü de tanıdık yabancılar birbirini hiç görmezdi...

2 yorum:

  1. hoşgeldin yüreği güzel,kalemi güçlü dost...

    YanıtlaSil
  2. Balım, bir türlü alışamadım şu internet sitelerine beni bilirsin yeni gördüm bunu da, o zaman geç kalmış bir teşekkür sağolasın...

    YanıtlaSil