Bulutlar zorla oraya tutturulduklarına isyan eder gibi hızlı hızlı geçiyorlardı.Bizimse hiç acelemiz yoktu, ama ötekilerin acelesi gitgide telaşa dönüyordu..Tanıdığımız,tanıyacak olduğumuz bütün ötekiler bu anı kısa kesmemiz için yalvarıyordu,ötekiler zamanın muhafızlarıydı... Koskoca hayatımızda kendimize sakladığımız bir kaç dakika için suçluluk duyuyordum, sanki dakikaların içinde cam kırıkları vardı,yaşayıp bitirdiklerim tenime batıyor,cam kesiği acısında düşünceler bırakıyordu.En kötüsünü yapıp, zamandan bir şeyler çalmıştım, bir hediye gibi değildi,öylesine bir boşluğuna gelmiştim galiba çünkü ilk defa güzel bir an uzun sürüyordu... Zaman, kendimize çaldığımızı bir gün illa fazlasıyla ödetirdi , bedelini ödeyememekten korkanlar çoktan hayatlarını zamanın ve muhafızlarının ellerine bırakmışlardı.Mülkiyetimizde olduğundan hemen hiç şüphelenmediğimiz,tek bir mülk vardı: hayatımız.Evin kapıları hep kilitlenirdi, bizdekiler bir başkasının olabilirdi de nedense hayatımız sadece bizimdi... Bense sadece benim olmadığını hep bildiğim bu hayata biraz katılmanın tadını çıkarıyordum....Bir de bir kelime vardı,öyle uzaktan öyle belli belirsiz kulağa çalınan,biraz kırık biraz kanlı, söylenişte hiç dikkati çekmeyen ama bir ömür tek kelime söyleyebilecek olsam belki hiç düşünmeden onu seçeceğim, tek bir kelime:gitme...
Kelimelerim gülmek, Aşiyan ağlatmak istiyordu...